Hiçbir zaman grilerin insanı olamadım. Ya beyaz ya siyahtı her şey benim için. Oysa şimdiyse hayatım gri. Her şey belirsiz. Etrafımdaki insanlar, olaylar, zaman. Ve doğru kararı vermek için gri bir süreç yaşamam gerekiyor. Stand by modda ama yakından takiple. Yine de yapamadım, alışık olmayınca işte. Çünkü zihnim ve kalbim, ikisi de beyaz. Net ve açık. O yüzden işte gri olamadığım için ve boşlukta bir anımda beyazımı gösteremeyeceğim içim siyaha döndürdüm durumu. Bu hırçınlık oldu ve ifadelerim siyaha dönüştü. Gönlüm ve aklımdakileri usulünce dilime dökemedim. Döktüğümde de yakıp yıktım. O an fark ettim siyah kelimeler ağzımdan dökülürken gecenin siyahında, elimle tutup çıkmasınlar istedim ama zihnimdeki o anı bir film gibi izleyip karar verene kadar bir bakmışım konuşmuş bitirmişim.
Oysa bir ferahlasam içimde bir de kırmızı var ansızın beliren. Gelişi önden belliyken bile fark edemediğim ve fark edince de bir çuval inciri berbat ettiğim. Artık o kırmızıyı da siyaha çevirme vakti midir? Kendime bir söz verdim çünkü, kontrolü hayata bırakacağım dedim. Her şeyi akışına, zamana. Aslında gri kalıp kırmızıyı keşfetmek istedim. Bana ateş mi olacak yoksa şarap mı? Belki de sıcak şarap olacaktı, tüm zıtlıklarımızla ve tutku ile bordoya dönüşecekti. Ama kırmızı kolay bir renk değil, nasıl yapacağımı bilmiyorum. Ya diğer beyazlarıma da bulaştırırsam? Belki de bunları düşünmemeliyim, elde değil gerçi; hiçbir zaman yüzeysel biri olmadım. Derinlerde yatan manalar ve detaylar yönümü çok kez belirledi çünkü bu inceliklerde saklıydı belki de tüm renkler. Nihai yolum ve rotam belli, gökkuşağımı yapacağım yeniden. Şimdi yağmurluyum, hoş yakındır güneşimin çıkması. Hem de çok yakın. Çünkü bulutlarım aralandı, bulutlarımın rengi beyaza çalmaya başladı.
Aklımda yine de aynı soru: Mevsim de sonbahar oldu ya - en sevdiğim-, kırmızı mevsim rengi olduğuna göre eşlik edecek mi acaba yolumda bana? Bunlar bir işaret mi? Kırmızı doğruydu belki ama zaman değildi. Doğru zaman olmayınca bu şekilde mi evren yönümü belirliyor acaba? Kafamı yormuyorum şu an buna, ama bildiğim şey, o kırmızı ne ateş gibi yakıyor canımı ne de şarap gibi aklımı başımdan alıyor. Daha da güzeli kan gibi can vermeye başlamıştı bana; tonu, rengi, sesi, akışı.Sıcak yaz gecesindeki serin esinti gibi. Belki de heyecanım bundan. Belki de kırmızı ile beyazlarımdan ortaya harika bir pembe çıkacak bilmiyorum. Ve pembe mutlu edecek yeniden yine.
Bu akşam bir beyazım daha olacak yeni hayatımda. Güçlü gireceğim o kapıdan.
İçimde akmaya başlayan kırmızı kanı ise durdurdum siyahımla ama yine de sonrası şimdilik 3 nokta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder