Başın yastığa ilişince beynin rüyalara kolayca ilişemiyor geceleri.
Yaşananlara iki nokta koyup her seferinde
bir mizahsen bir açıklama bir yeniden canlandırma husumetidir dadanıyor insanın aklına!
Geri dönüp bakıyorsun,
soru işaretlerinin karşılığı ünlem olunca noktalar koyuyorsun virgüllerin yerine;
kalemin ucuyla tek bir dokunuş darbesi, yuvarlak ve silik...
Zira diğer kahraman noktayı virgül yapsın istiyorsun
da,
o zaman biliyorsun kısır döngüye bağlayacak yeniden beliren soru işaretlerin ya
o vakit kalakalıyorsun, birbirinden bambaşka yerlerde ayrı ayrı..
Ne anlatabiliyorsun ne işaretlerin dili var,
Bir kalıp içinde binbir kılıftan kimisini seçmeye maruz kalıp
ve anlaşıldığını farzedip yola devam ediyorsun.
Ardında, merak bile edemediğin, konseyler uzun uzun
Önceden hep bir orta yol bulmanın yerini şimdilerde hep sessizlik alma başlamakta
Yaştan mı, yaşananlardan mı, yoksa gözyaşları mı bilinmez...
Sadece kötü düşünülmesin istiyor yürek, karalanmasın üstü paylaşılan güzelliklerin
Onca konuşma, tartışma sonuç vermezken virgüllerde,
sebepler sıralansaydıysa da noktada bir fark olacak -
mıydı ki? -
Ama koyan şu ki insana,
Sen dost muhabbetlerinde inkarı ısrarlı sanıklarla
-aleni ve bir de "kılıfın" medeni -
üstelik henüz alev alev, kıpkırmızı hala
kanımı donduran "ibre"tlik!
Şimdi alem ne demiş pek mi umrumda?
Dön bak gör bakalım yeterli miymiş sebep:
Nefsin alçalınca yalanlar ters orantı yapmış
Ve keza istersen bekle de gör
Bu noktalamayı kim neden yapmış...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder