En son 27 Ocak'ta Murathan Mungan'dan alıntı yaptığım yazıya takıldı gözüm. Habire baştan tekrar okudum. İşte o söz:
"Aptallığımız, birbirimizde sahip olmadığımız özellikleri aramamızdı."
O zamanlarda bambaşka umutlar taşıyarak yazarken şimdi ise nokta konulmuş bir durumu ifade ediyor benim için. Sindirilmekte olan şeylerin intikalinden geriye kalan çıkarım! Ne acı, ne soğuk bir his; iliklerimi dondururcasına... Dayan dayan, elbet kanın kaynayacak yeniden hissedeceksin içinde sıcaklık diyerek teselli ediyor insan kendini, ardına bakarken buluverdiğinde kendini. Bu soğukluktan mıdır nedir bu hissizlik, ne öncesi oldu sanki ne de kapıda bekleyiveren gelecek hayali yaşandı... Sanki bir rüyaydı ve net değil aklımda bazı anlar, aklım kabul etmek istemiyor mu bilerek, işte onu ben bilmiyorum. Aklımla aynı dili konuşamıyorum, ne de kalbimle hoş. Ama anormal değil mi bu derece normal oluşum? Savaş sonrası gibi değil kalbimin içi! Nadas dinginliği var(!) Ya henüz tam bende vuku bulmadı bu karar, ya da çoktan bulmuş da kalbim mi kabul etmek istememişti de dilimden çıkınca hemen kabulleniverdi. Dün yalnızdım, rüyamda yüzü silik bir iz vardı başımı döndürdü mutluluktan, ya sonra, şimdi uyandım ve yine yalnızım gibi bir his. Gerçeklere kapatmış olmaktan korkuyorum kendimi. İçimden geçenler yine de umut vaat ediyor bana; gerçeklere epey önceden -hala henüz gerçeklere uygun yaşamazken- açmışım kendimi de ondan şimdi nötrüm diye düşünüyorum. Umuyorum öyleyim; her kararı verirken sabrettiğim, beklediğim zaman yanıltmasın beni dilerim..
İzi saklı yılların ta içimde, hayallerin ve umutların gerçeğe dönüşeceği zaman dilimi yanı başımdayken.. O günü bekliyorum merakla acaba ne hissedeceğim? Nasıl bir gün olacak üzerine onca masal yüklenmişken, şimdi dününden ya da yarınından farksız olacak bir gün?
Hep masal diyordu dilim şans eseri o masalsı mutluluğumuza, aptala malum olur derler ondan olsa gerek; gerçekten "masal" oldu zira! Hiç kolay olmadı masaldan uyanmak ve üstelik seni uyandırmak zorunda kalmak. Kıyametin ortasında kalakalmışım sanki ve bana bağlı cennette mi cehennemde mi olacağın. Ben hangi taraftayım zaten şuursuzum ama sana haykırıyorum uzağa benden uzağa yoksa yanmak yakın çok yakın sana... Birbirimize yanmak yetmiyordu anlamıştım, kime kalıyor ki aşk saf ve temiz! Yeter demek yetmedi aşk kokan dudaklarımızdan çıkan kavgalara. Layık olunmayan niyetler akla düşünce bizi yaktı fark etmedik.
Bıçaksırtı kalmıştı değerlerimizi ellerimizle yok etmeye, birimiz harekete geçmeliydik.
Şimdi yazılmayı bekleyen cümlelerim var ta içimde, ya aklımda ya kalbimde bir yerlerde ama henüz seçemiyorum nerede...Göz gözü görmüyor içimde boşluktan! Bildiğim tek şey güzel cümleler bunlar senin ve benim hakkımda hayırlısı olması yolunda.
"Zaman stop. Sabır stop. Umut stop. Mutluluk stop. Anlayış stop."
Ne sitem, ne kızgınlık, ne ah, ne keşkeler! Sadece huzur var dualarımda gelecek için sana da bana da. Ne güzel böyle hissetmek, hissedebilmek. Umarım sende de iyi dilekler vardır diye geçiriyorum aklımdan başka bir şey de istemiyorum ki zaten. En başından sadece bunu istemiştim ama ya anlatamadım, ya anlamadın ya biz anlaşamadık...
Hayırlısı olsun dostum. Senin deyiminle: "Tut yüreğinden ustam; sürgüne değil, sür günlere"
Varsın adımız saklı kalsın da güzel günler hepimizin olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder