11 Haziran 2018 Pazartesi

5. mevsim

İçimde değişik bir dünya var bu ara. Borsadan ve dolardan bile hallice çalkantılı. Vücudumun kimyası resetlendi, duygularımın tasarrufu, dengemin ekonomisi değer kaybediyor sanki. Sesim sürekli detone, yeniden aralıksız şarkı söylemekten.

Bilmediğim bir boşlukta yüzüyorum. Uçmuyorum evet; ama yüzüyorum. Daha derine dalıp dibindeki mercanlara ulaşmak istercesine denizin. Kimsenin o denizde olduğunu bilmediği o rengarenk mercanlara. Kim bilir nasıl zengin bir dünyası var. Sanki o mercanların arasında sonunda bir deniz kızına dönüşecekmişim gibi. Ve denizkızı dokununca o mercanlar da binbir renkle gökyüzüne renk vermeye başlayacak gibi. Dünyayı evirecek bu sefer. Deniz gökten değil, gök denizden renk almaya başlayacak gibi. Sanki hem karada hem de denizde, farklı soyutluktaki iki dünyada farklı mutluluklar tattıracakmış gibi. Ve bu mutluluktan, bu uyumdan, bu ruhsal seyahatten sonunda ardımızda bırakmayı hayal ettiğimiz eserler çıkacakmış gibi. Sanki bu birleşim, bu bütünsellikle nihai üretkenliğimize bizi kavuşturacakmış gibi. Kendini gerçekleştirme yolunda, o bir kenarda bekleyen atalet yok olacak ve içimizde o dinmeyen ifadeler, ezgiler, dokular bir ürüne dönüşecek ve bu özgürlük daha da bizi kenetleyecek gibi. Birbirinin tamamlayanı olmak gibi. Sonsuz şefkatin kucağında gibi. Tüm sinir uçlarını katledecek bir enerjiyle. İki bedenden tek beyin tek ruh olma hissiyatı gibi ekstrem bir duru görü canlanıyor zihnimde. Sanki birbirimizdeki en iyi yönleri kendiliğinden ortaya çıkaracak güçte bir şey gibi. Birbirinden beslenerek daha da güçlenecek gibi. Kendi derinliğime bir uyanış gibi bu. Tüm beklentilerden, anlamlandırmalardan arınmış rafine bir haz.

İçinde köpek balıkları gördüğüm bu deniz, şimdi yeni bir keşif gibi. Meğer ekosistemini korumak için çizgi filmlerdeki gibi sadece köpek balığı maskesi gösteriyormuş yüzeyinde, amacı aynı bir ayçiçeği tarlasındaki korkuluk alt metinli. Geçiş süreçlerinin simülasyonu sanki bunlar. Çünkü diğer yandan medcezirleri var bana "Geri çekil" diye seslenen. "Durulacak sular elbet. Kumlar parlayacak. Çakıl taşları kenarlara sürüklenip sana yol olacak mevsimin gelince. Eğer gelirse." Meraktayım öyle bir mevsim var mı, bu mevsim hangisi? Öyle 4 mevsimin sıradanlığında değil. 5. bir mevsim var sanki bunların ardında. Bu derinliğe o yakışır. Meraktayım. Dingin bir gözlem hevesiyle. Sakinliğimle ve özgürlüğümle akıştayım.

5. mevsim bu denizde mi değil mi bilmiyorum. Bu deniz bulanık, yosun tutmuş. Deli bir yağmur, bir fırtına gerekli süpürüp götürmek için tüm tortuları. Önce o şimşek yaralarını içine alıp, ışığını acıyla hissedip, rengini bulmaya ve ögürlüğüne kavuşmaya gönüllü olması lazım denizin. Deniz coşacak, kabaracak, durulacak. Sonra ardında belki de 5. mevsim, bilemiyorum. Ancak biliyorum ki; -kıyısına gelmeme tesadüf etme sebebi nereye çıkar bilmesem de- bu deniz,  her ne olduğunu yine bilmediğim bu 5. mevsimin, böyle bir olgunun var olabileceğini algılamama sebep güzellikte.

Bu huzurla doluyorum ve hazırım 5. mevsimin doğuşunu bekliyorum. Bu denizde ya da değil. Tek bildiğim, yeniden hayata umutla bakıyorum.

Hiç yorum yok: